KÂBE’NİN TARİHİ VE MİMARİ ÖZELLİKLERİ
Büyük eşkenar üçgenin üçüncü köşesini oluşturan Kâbe, İslam peygamberi Hazreti Muhammed’in doğduğu ve İslam’ı yaydığı kutsal şehir Mekke’de bulunuyordu. Müslümanların her gün beş vakit namaz kılarken yöneldiği ve yeryüzündeki bütün camilerin kıblesiydi. Hac mevsiminde milyonlarca Müslüman’ın yedi defa tavaf ederek hacı oldukları mekândı.
Kâbe’nin tarihini ve yapılış hikâyesini araştırdığımda ilginç bilgilere ulaşmıştım. Araştırmalarıma göre binlerce yıllık bir tarihe sahip bu mabet ilk inşasından bu güne birkaç defa yenilenmiş ve onarılmıştı. Hacerü’l-Esved denilen kutsal taş hariç İslam öncesi döneme ait Kâbe’den günümüze hemen hemen hiçbir şey ulaşmamıştı. Bugünkü yapı, büyük ölçüde İslam’ın ilk yıllarında yapılmış ve zaman içinde bazı küçük onarımlar görmüştü. Kâbe ile ilgili bilgilerimiz tamamen dinî ve tarihî kaynaklarla, gezginlerin yazdıklarına dayanmaktaydı.
İslam tarihi, kültürü ve medeniyetiyle ilgili pek çok eserde Kâbe ile ilgili bilgiye rastlamak mümkündür. Kâbe’den söz eden tarihi kaynakların en eskileri Miladi VIII. asırdan öteye geçmemektedir. Oysa Kâbe’nin tarihi Milat’tan binlerce yıl önceye gitmektedir.
İslam tarih kitaplarında Kâbe ile ilgili anlatılanlara göre Kâbe, Dünya yaratılmadan önce yaratılmıştı. Hatta Dünya’nın yaratılmasına Kâbe’den başlanmıştır. Hz. Âdem tarafından da Dünya’da inşa edilmiş, Hz. Âdem’den sonra da evlatları tarafından yenilenmiştir.
Kur’an ve hadislerse, rivayetlerin aksine, Kâbe’nin ilk olarak Hz. İbrahim ve oğlu İsmail tarafından yapıldığını işaret etmektedirler. Mesela, Kâbe ile ilgili olarak Kur’an’da geçen birkaç ayette şöyle denilmektedir: “Doğrusu insanlar için konulan ilk mabet şüphesiz ki, Mekke de bulunan çok mübarek ve bütün âlemlere hidayet olan beyttir.” (Al-i İmran 96) “Ey Resulüm hatırla o zamanı ki, biz Kâbe’nin yerini İbrahim’e beyan etmiştik.” (Hacc 26) “Ve o zaman İbrahim ile İsmail Kâbe’nin temellerini yükselttiler”. (Bakara 127)
İslam Peygamberi Hz. Muhammed’den nakledilen bir hadiste de, yeryüzünde inşa edilen ilk mabedin Kâbe olduğu ve Kâbe’nin Kudüs’teki Süleyman Mabedi’nden 40 yıl önce inşa edildiği belirtilmektedir.
Kuran, hadis ve tarih kitaplarından anlaşıldığına göre, Kâbe Allah’ın emriyle insanların tavaf etmeleri için Hz. İbrahim Peygamber tarafından yapılmıştır. Yerini de İbrahim Peygambere Allah göstermiştir.
Kuran’da Hz. İbrahim’e Kâbe’nin yerinin gösterildiği söyleniyor. Ancak ne şekilde gösterdiği ile ilgili çeşitli rivayetler vardır.
- Rivayete göre: Allah, Hz. İbrahim’e Sekine’yi göndererek Kâbe’nin yerini göstermiştir. Sekine yüzü ve iki kanadı olan rüzgârdı, başı kedi ya da yılanın başına benziyordu.
- Rivayete göre: Hz. İbrahim Ermeniye bölgesinden Burak’ın üzerinde Sekine’yi takip ederek Mekke’ye gelir, Sekine (rüzgâr) örümceğin evini hazırladığı gibi Kâbe’yi hazırlar ve dile gelerek Hz. İbrahim’e: “Bana göre yeri çiz ne fazla ne eksik olsun.” der. Hz. İbrahim’in çizdiği yere “Bekke” etrafına da “Mekke” denildi.
- Rivayete göre: Allah, Hz. İbrahim’e Kâbe’nin yerini göstermek için Cebrail’i göndermiştir. Cebrail, Hz. İbrahim ile Şam’dan Mekke’ye gelir ve Cebrail, Hz. İbrahim’e yapması gerekenleri göstererek söylemiştir. [1]
- Rivayete göre: Allah, Hz. İbrahim’e Kâbe’nin yerini göstermek için bir bulut göndermiştir. Allah Hz. İbrahim’den Kâbe’yi yapmasını isteyince; Hz. İbrahim nerede yapıyım diye sordu. Allah kendisine başı olan bir bulut gönderdi. Bulut Hz. İbrahim ile Mekke’ye gelir ve Kâbe’nin yerinde durur. Hz. İbrahim’e ne az ne de fazla bulutun gölgesine göre Kâbe’yi yapması söylenir. Hz. İbrahim Kâbe’nin sınırlarını çizince Bulut, yaptın mı diye sorar. Hz. İbrahim, evet diye cevap verince Bulut kayboldu.
Tarihi kaynaklarda[2] özellikle Tevrat ve İncil’de Hz. İbrahim’in Kâbe’yi inşası ile ilgili şöyle bir haber nakledilmektedir: “Hz. İbrahim eşi Sara’nın geçimsizliği ve duygusal rekabeti sonucu diğer eşi Hacer ile ondan doğma çocuk yaştaki İsmail’i alıp Mekke’ye gelir. O zamanlar Mekke yerleşim olmayan bir yerdir. Hz. İbrahim, anne ile oğlunu bir kap su ve bir miktar hurma azıkla Kâbe’nin bulunduğu yere bırakıp gider. Kendisine, bu davranışının sebebini soran eşine, bu işin Allah’ın emri olduğunu söyler.
“Hz. İbrahim zaman zaman gelip Hacer ile oğlunu ziyaret etmektedir. Yine böyle bir gelişinde 30 yaşlarına basmış oğluna, Allah’ın kendisine bir mabet yapmasını emrettiğini söyler ve oğlundan,·yaparken kendisine yardımcı olmasını ister. İbn Haldun’un ifadesine göre, bu sırada İsmail annesi ve kendisi için bir ev yapmıştır. Evinin etrafını taş ve topraktan oluşan bir duvarla kuşatmak suretiyle teşkil ettiği avluyu da koyunları için ağıl olarak kullanmaktadır. İşte Hz. İbrahim ile oğlu İsmail Kâbe’yi bu ağıl olarak kullanılan avluya bina etmişlerdir. Hz. İbrahim Kâbe’yi biraz yüksekçe bir mevki üzerinde kurmuştur. İnşaatta Mekke’yi çevreleyen dağlardan getirilmiş taşlar kullanılmıştır. İnşa işini İbrahim yürütmüş, oğlu da ona taş taşımıştır.
Binanın duvarları biraz yükselince, İbrahim inşaata devam edebilmek için ayağının altına iskele görevi görecek bir taş almış ve inşaatı böylece tamamlamıştır. Hz. İbrahim’in ayağının altına aldığı bu taş daha sonra Makam-ı İbrahim diye anılmış ve kutsanmıştır.
Hz. İbrahim’in inşa ettiği Kâbe’nin duvarları üst üste konmuş blok taşlarla örülmüştür. Şekil olarak küpü andırmaktadır. Boyutları konusunda birbirine yakın ölçüler verilmektedir. Bu rivayetlerden anlaşıldığına göre, İbrahim’in yaptığı Kâbe yaklaşık 20×30 zira ebatlarında, 7 veya daha kuvvetli bir ihtimalle 9 zira yüksekliğinde bir yapıdır. (1 zira, yaklaşık olarak 1 Mısır kübiti kadardır ve 0,52 metreye denktir.) Binanın eşiksiz, yer seviyesinde bir kapısı vardır. Ancak kapı, içeriye giriş imkânı veren bir boşluktan ibarettir. Üstü ise açıktır. Yani çatısı yoktur. Yapının doğu köşesine, tavaf edenlere bir işaret olması için farklı renkte ve farklı özellikle bir taş yerleştirilmiştir ki, bu taş Hacerü’l-Esved ismiyle bilinmektedir. Müslümanlar tarafından oldukça kutsal kabul edilir.[3]
Görüldüğü gibi Khufu Piramidi ve Babil Kulesi’ne göre Kâbe öyle muazzam ve muhteşem bir mimariye sahip değildir; ancak zaten kutsal olan Kâbe’nin taşı, duvarı, örtüsü değildir. Kutsal olan Kâbe’nin konumudur. Çünkü İslam inancına göre ilahî bir işaretle Hz. İbrahim tarafından yeri belirlenmiştir ve bu yer Khufu Piramidi ile Babil Kulesine aynı uzaklıktadır ve tam bir eşkenar üçgen oluşturacak noktadadır.
[1] ŞİMŞEK Osman, Kâbe Tarihi, Dicle Ü. İslam Tarihi Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Diyarbakır, 2003.
[2] İNCİL : https://incil.info/kitap/Yaratilis/21 (çemrimiçi)
[3] CAN Yılmaz “Kâbe” Makalesi: (çemrimiçi)
http://dergipark.gov.tr/download/article-file/188711